Veteriner Prof. Dr. Hasan Bilgili, Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nde öğretim üyesi olduğu 2019 yılı Nisan ayında, kendisine ilişkin hayvan hastanesinde çalışan veteriner Ç.B.’ye cinsel hücumda bulunduğu teziyle gözaltına alınıp tutuklandı, sonrasındasında savcılık tarafınca resen tahliye edildi.
Olayla ilgili idari soruşturma kapsamında üniversitedeki vazifesinden alınan Bilgili ile yardımcısı veteriner doktor Serkan Durmaz hakkında, ‘nitelikli cinsel saldırı’, ‘cebir ve tehdit ile hürriyeti mahrum kılma’, ‘tehdit’ ve ‘hakaret’; Ç.B.’nin olay daha sonrası gdolayıldüğü jinekolog Dr. Hüseyin Şenyurt hakkında da ‘delilleri yok etmek’ kabahatinden dava açıldı.
SUÇLAMAYI KABUL ETMEMİŞTİ
Ankara 31’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın birinci duruşmasında savunmasını yapan sanıklar suçlamaları kabul etmedi, sanık Hasan Bilgili, “Ç.B.’ye mutlaka cinsel atakta bulunmadım. Ben bekareti olmadığını öğrendim. Bunu benim üzerimden kapatmak için bu biçimde bir şey yaptığını düşünüyorum. Ben olaydan dolayı mağdur oldum” diye savunma yaptı. Ç.B., ise Bilgili’nin kendisine zorla içki içirdikten daha sonra cinsel akında bulunduğunu, akabinde yardımcısı sanık Serkan Durmaz’ın kendisine zorla serum takarak uyuttuğunu, klinikte paklık yaparak kanıtları yok ettiğini, zorla götürdükleri jinekolog sanık Hüseyin Şenyurt’un da cinsel atağın kanıtlarını temizlediğini argüman etti.
BELGE İSTANBUL İSİMLİ TIP KURUMU’NA GÖNDERİLDİ
Davanın kademelerinde Ankara Kent Hastanesi’nden alınan raporda, elde edilen bulguların cinsel saldırıyı takviyeler nitelikte olduğu açıklandı. Lakin Ankara İsimli Tıp Kurumu’nda alınan raporda ise bu bulgulardan bahsedilmedi. Ç.B.’nin avukatı Şubat 2020’de yapılan duruşmada, raporlar içindeki çelişkinin niçininin, kanıtların karartılmasından kaynaklandığını tez ederek, belgenin tamamı ile daha evvel incelenmediğini söylemiş olduği kimi kanıtların İstanbul İsimli Tıp Kurumu’na gönderilerek bir daha rapor alınmasını talep etti. Mahkeme de bu istikamette karar vererek, evrak İstanbul İsimli Tıp Kurumu’na gönderildi.
DNA ÖRNEĞİ İÇ ÇAMAŞIRINDA ÇIKTI
İstanbul İsimli Tıp Kurumu Biyoloji İhtisas Dairesi, kanıtların incelenmesinin akabinde hazırladığı raporu mahkemeye gönderdi. Raporun büyük bir kısmında daha evvel tespit edilen bulgulara ver verilirken, birinci kere mağdurun iç çamaşırında sanık Bilgili’ye ilişkin DNA örneği tespit edildiği bilgisi yer aldı. Raporda; “Külot üzerinden alınan ‘D’ ve ‘H’ kodlu örneklerden, en az biri erkek birden çok şahsa ilişkin olabilecek karışık DNA profilleri elde edildi. Elde edilen karışık DNA profillerinin Ç.B.’ye ve Hasan Bilgili’ye ilişkin DNA profillerini içerdiği tespit edildi” denildi.
‘TUTUKLANIRSA İÇİM RAHATLAYACAK’
Raporla ilgili DHA’ya konuşan Ç.B., raporun Hasan Bilgili’nin cinsel saldırıyı gerçekleştirdiğini gösterir bir kanıt olduğunu söylemiş oldu. Ç.B., “Bilgili, daima cinsel akında bulunmadığını tez ediyordu. Daha evvel formam üzerinde tespit edilen DNA örneği için, ‘tükürüğüm sıçramıştır’ diyordu. İç çamaşırımdan çıkan DNA için ne diyeceğini epeyce merak ediyorum” dedi. Olay daha sonrası klinikte kanıtları toplamadıkları için polisler hakkındaki şikayetleri daha sonrası açılan davanın devam ettiğini, kanıtları gereğince incelemeden rapor düzenledikleri için şikayet ettikleri hekim ve isimli tıp uzmanları hakkında da dava açılığını belirten Ç.B., “Ben 3 yıldır bunlar yüzünden olağan hayatıma devam edemiyorum. Yalnızca bu adam tutuklanıp içeri tıkılırsa benim için rahatlayacak. Kanıtlar gereğince toplanmayıp, karartıldığı için bu dava 3 yıldır devam ediyor. 3 yıldır ben mesleğimi yapamıyorum. Kliniklerde çalışmak dursun önlerinden bile geçmeye cüret edemiyorum. Bu niçinle Kamu Çalışanı Seçme İmtihanına girdim; inşallah atamam yapılırsa daha inançlı olduğunu düşündüğüm için kamu kurumunda mesleğimi yapmak istiyorum” dedi.
‘BU RAPOR KANITLARIN KARARTILDIĞININ İSPATI’
Ç.B., sanıkların olay daha sonrası kendisini susması, olayı kimseye anlatmaması için tehdit ettiklerini de ileri sürerek, “Bana ‘boşuna uğraşma, elimiz kolumuz fazlaca uzun, bir şey ispatlayamazsın’ demişlerdi. Dediklerini yaptıkları için dava 3 yıldır sürüyor. Bununla ilgili polisler, hekim ve isimli tıp uzmanları hakkında kanıtları kararttıkları için şikayetlerimiz üzerine 2 farklı dava daha açıldı. İstanbul İsimli Tıp Kurumu’nda gelen rapor da aslında kanıtların karartıldığını ispatladı” sözlerini kullandı.
MANZARALAR BİRİNCİ DEFA ORTAYA ÇIKTI
Öte yandan, sanıkların o gece iş yerinin kameralarına yansıyan imajları de birinci defa ortaya çıktı. İmgelerde sanık Hasan Bilgili’nin akşam saatlerinde kliniğe geldiği ve kapıyı içeriden kilitlediği görüldü. Bilgili’nin, mağdurun olayın yaşandığını söylemiş olduği mutfak kısmına birkaç defa girip çıktığı, yaklaşık 1 saat daha sonra da giriş kapısına gölgelerinin yansıdığı görüldü. Ç.B.’ye ilişkin cep telefonunun koridora fırlatılması, Bilgili’nin odadan çıkarak telefonu alması da imgeye yansıdı. Yaklaşık 1 saat daha sonra Bilgili’nin, kliniğe gelen sanık Serkan Durmaz’a kapıyı açmaya giderken sendeleyerek yürümesi de dikkat çekti. Akabinde da tekraren manzaralara giren Durmaz’ın, elinde paspasla, sonrasındasında da serumla Ç.B.’nin bulunduğu odaya girdiği görüldü.
Olayla ilgili idari soruşturma kapsamında üniversitedeki vazifesinden alınan Bilgili ile yardımcısı veteriner doktor Serkan Durmaz hakkında, ‘nitelikli cinsel saldırı’, ‘cebir ve tehdit ile hürriyeti mahrum kılma’, ‘tehdit’ ve ‘hakaret’; Ç.B.’nin olay daha sonrası gdolayıldüğü jinekolog Dr. Hüseyin Şenyurt hakkında da ‘delilleri yok etmek’ kabahatinden dava açıldı.
SUÇLAMAYI KABUL ETMEMİŞTİ
Ankara 31’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın birinci duruşmasında savunmasını yapan sanıklar suçlamaları kabul etmedi, sanık Hasan Bilgili, “Ç.B.’ye mutlaka cinsel atakta bulunmadım. Ben bekareti olmadığını öğrendim. Bunu benim üzerimden kapatmak için bu biçimde bir şey yaptığını düşünüyorum. Ben olaydan dolayı mağdur oldum” diye savunma yaptı. Ç.B., ise Bilgili’nin kendisine zorla içki içirdikten daha sonra cinsel akında bulunduğunu, akabinde yardımcısı sanık Serkan Durmaz’ın kendisine zorla serum takarak uyuttuğunu, klinikte paklık yaparak kanıtları yok ettiğini, zorla götürdükleri jinekolog sanık Hüseyin Şenyurt’un da cinsel atağın kanıtlarını temizlediğini argüman etti.
BELGE İSTANBUL İSİMLİ TIP KURUMU’NA GÖNDERİLDİ
Davanın kademelerinde Ankara Kent Hastanesi’nden alınan raporda, elde edilen bulguların cinsel saldırıyı takviyeler nitelikte olduğu açıklandı. Lakin Ankara İsimli Tıp Kurumu’nda alınan raporda ise bu bulgulardan bahsedilmedi. Ç.B.’nin avukatı Şubat 2020’de yapılan duruşmada, raporlar içindeki çelişkinin niçininin, kanıtların karartılmasından kaynaklandığını tez ederek, belgenin tamamı ile daha evvel incelenmediğini söylemiş olduği kimi kanıtların İstanbul İsimli Tıp Kurumu’na gönderilerek bir daha rapor alınmasını talep etti. Mahkeme de bu istikamette karar vererek, evrak İstanbul İsimli Tıp Kurumu’na gönderildi.
DNA ÖRNEĞİ İÇ ÇAMAŞIRINDA ÇIKTI
İstanbul İsimli Tıp Kurumu Biyoloji İhtisas Dairesi, kanıtların incelenmesinin akabinde hazırladığı raporu mahkemeye gönderdi. Raporun büyük bir kısmında daha evvel tespit edilen bulgulara ver verilirken, birinci kere mağdurun iç çamaşırında sanık Bilgili’ye ilişkin DNA örneği tespit edildiği bilgisi yer aldı. Raporda; “Külot üzerinden alınan ‘D’ ve ‘H’ kodlu örneklerden, en az biri erkek birden çok şahsa ilişkin olabilecek karışık DNA profilleri elde edildi. Elde edilen karışık DNA profillerinin Ç.B.’ye ve Hasan Bilgili’ye ilişkin DNA profillerini içerdiği tespit edildi” denildi.
‘TUTUKLANIRSA İÇİM RAHATLAYACAK’
Raporla ilgili DHA’ya konuşan Ç.B., raporun Hasan Bilgili’nin cinsel saldırıyı gerçekleştirdiğini gösterir bir kanıt olduğunu söylemiş oldu. Ç.B., “Bilgili, daima cinsel akında bulunmadığını tez ediyordu. Daha evvel formam üzerinde tespit edilen DNA örneği için, ‘tükürüğüm sıçramıştır’ diyordu. İç çamaşırımdan çıkan DNA için ne diyeceğini epeyce merak ediyorum” dedi. Olay daha sonrası klinikte kanıtları toplamadıkları için polisler hakkındaki şikayetleri daha sonrası açılan davanın devam ettiğini, kanıtları gereğince incelemeden rapor düzenledikleri için şikayet ettikleri hekim ve isimli tıp uzmanları hakkında da dava açılığını belirten Ç.B., “Ben 3 yıldır bunlar yüzünden olağan hayatıma devam edemiyorum. Yalnızca bu adam tutuklanıp içeri tıkılırsa benim için rahatlayacak. Kanıtlar gereğince toplanmayıp, karartıldığı için bu dava 3 yıldır devam ediyor. 3 yıldır ben mesleğimi yapamıyorum. Kliniklerde çalışmak dursun önlerinden bile geçmeye cüret edemiyorum. Bu niçinle Kamu Çalışanı Seçme İmtihanına girdim; inşallah atamam yapılırsa daha inançlı olduğunu düşündüğüm için kamu kurumunda mesleğimi yapmak istiyorum” dedi.
‘BU RAPOR KANITLARIN KARARTILDIĞININ İSPATI’
Ç.B., sanıkların olay daha sonrası kendisini susması, olayı kimseye anlatmaması için tehdit ettiklerini de ileri sürerek, “Bana ‘boşuna uğraşma, elimiz kolumuz fazlaca uzun, bir şey ispatlayamazsın’ demişlerdi. Dediklerini yaptıkları için dava 3 yıldır sürüyor. Bununla ilgili polisler, hekim ve isimli tıp uzmanları hakkında kanıtları kararttıkları için şikayetlerimiz üzerine 2 farklı dava daha açıldı. İstanbul İsimli Tıp Kurumu’nda gelen rapor da aslında kanıtların karartıldığını ispatladı” sözlerini kullandı.
MANZARALAR BİRİNCİ DEFA ORTAYA ÇIKTI
Öte yandan, sanıkların o gece iş yerinin kameralarına yansıyan imajları de birinci defa ortaya çıktı. İmgelerde sanık Hasan Bilgili’nin akşam saatlerinde kliniğe geldiği ve kapıyı içeriden kilitlediği görüldü. Bilgili’nin, mağdurun olayın yaşandığını söylemiş olduği mutfak kısmına birkaç defa girip çıktığı, yaklaşık 1 saat daha sonra da giriş kapısına gölgelerinin yansıdığı görüldü. Ç.B.’ye ilişkin cep telefonunun koridora fırlatılması, Bilgili’nin odadan çıkarak telefonu alması da imgeye yansıdı. Yaklaşık 1 saat daha sonra Bilgili’nin, kliniğe gelen sanık Serkan Durmaz’a kapıyı açmaya giderken sendeleyerek yürümesi de dikkat çekti. Akabinde da tekraren manzaralara giren Durmaz’ın, elinde paspasla, sonrasındasında da serumla Ç.B.’nin bulunduğu odaya girdiği görüldü.