- Katılım
- 30 May 2021
- Mesajlar
- 2,755
Merkez Bankası’nın (TCMB) 21 Ekim’de 2 puanlık faiz indirimini takiben kamu bankaları da ticari ve konut kredisi faizlerinde yaklaşık 2 puanlık indirim yaptı. Artık gözler özel bankalara çevrildi. Birtakım özel bankalar konut kredilerinde 2 puana kadar faiz indirimine giderken, ticari kredilerde bir yansıma olmadı.
Bankacılık uzmanları, faiz indiriminin kredilere etkisinin süratli olmayacağını, bir ay ortasında en çok 2 puanlık bir yansıma olabileceğini lakin istenen düşüşün olmayacağına işaret ediyor.
TIKALI LAVABOYU AÇMAZ
Sözcü’den Mehtap Özcan Ertürk’ün haberine göre likiditeye ulaşma imkanı azalan gerçek bölüm, faiz düşüşünü dört gözle bekliyor. Lakin ekonomistler, iktisatta öngörülebilirlik artırılmadığı sürece düşük faizin tek başına tahlil olmadığını vurguluyor.
İşlerin gerçek dal ve endüstrici için daha da zorlaştığını belirten ekonomist Doç. Dr. Aysel Gündoğdu, özel kesim borçluluğunun epeyce önemli seviyelere ulaştığını, berbat huylu yani geri ödemesi mümkün olamayan borç meblağının arttığını, bu niçinle de özel bankaların çekimser davranarak kredi kullandırmaktan yana olmadıklarını kaydetti.
Gündoğdu, “Özel kesimin borçlarını tıkalı bir lavaboya benzetirsek, bunu açmaktansa makul kısımların önünü açmaya çalışıyorlar. İktisada katkısı olmayacak tersine emekçiyi, emekliyi enflasyona maruz bırakıp, inşaat bölümündeki az sayıda müteahhitin önünü açmaya çalışıyorlar” dedi.
Başşehir Üniversitesi Finans ve Bankacılık Kısım Lideri Prof. Dr. Şenol Babuşcu ise bankaların ellerindeki stok mevduat maliyetlerinin yüksek olduğunu, bu maliyet düştükten daha sonra indirimin kredi faizlerine yansıyabileceğini vurgulayarak, “Bir aya kadar en çok 2 puan yansıması olur lakin genele yayılmaz. Zira eninde sonunda TCMB’nin faizleri yükseltmek zorunda kalacağını düşünüyorlar” diye konuştu.
“Yüzde 20 ile borç vermek varken kredi riski almıyorlar”
Daha epey müteahhitlerin ve otomotiv bölümünün yüzünü güldürecek bir kredi atağı olduğunu söyleyen ekonomist Doç. Dr. Oğuz Demir, “Reel kesim ve tüketicilerin önünü nazaranbildiği bir ortam yok. Mevcut riskler ve yüksek dış finansman maliyetleri niçiniyle özel bankalar için yüksek faizle Hazine’ye para vermek kredi kullandırmaktan daha risksiz. Yüzde 20’ye yakın faizle borç vermek varken niye yüzde 19 kredi faizinin peşinde koşsunlar?” dedi. Bankaların devletin açıklarını finanse ettikleri 90’lı yılları hatırlatan Demir, “Bunu canlandırmaya yönelik adımlar atılıyor. Sonunda yük kamu bankalarına yüklenecek” diye konuştu.
Bankacılık uzmanları, faiz indiriminin kredilere etkisinin süratli olmayacağını, bir ay ortasında en çok 2 puanlık bir yansıma olabileceğini lakin istenen düşüşün olmayacağına işaret ediyor.
TIKALI LAVABOYU AÇMAZ
Sözcü’den Mehtap Özcan Ertürk’ün haberine göre likiditeye ulaşma imkanı azalan gerçek bölüm, faiz düşüşünü dört gözle bekliyor. Lakin ekonomistler, iktisatta öngörülebilirlik artırılmadığı sürece düşük faizin tek başına tahlil olmadığını vurguluyor.
İşlerin gerçek dal ve endüstrici için daha da zorlaştığını belirten ekonomist Doç. Dr. Aysel Gündoğdu, özel kesim borçluluğunun epeyce önemli seviyelere ulaştığını, berbat huylu yani geri ödemesi mümkün olamayan borç meblağının arttığını, bu niçinle de özel bankaların çekimser davranarak kredi kullandırmaktan yana olmadıklarını kaydetti.
Gündoğdu, “Özel kesimin borçlarını tıkalı bir lavaboya benzetirsek, bunu açmaktansa makul kısımların önünü açmaya çalışıyorlar. İktisada katkısı olmayacak tersine emekçiyi, emekliyi enflasyona maruz bırakıp, inşaat bölümündeki az sayıda müteahhitin önünü açmaya çalışıyorlar” dedi.
Başşehir Üniversitesi Finans ve Bankacılık Kısım Lideri Prof. Dr. Şenol Babuşcu ise bankaların ellerindeki stok mevduat maliyetlerinin yüksek olduğunu, bu maliyet düştükten daha sonra indirimin kredi faizlerine yansıyabileceğini vurgulayarak, “Bir aya kadar en çok 2 puan yansıması olur lakin genele yayılmaz. Zira eninde sonunda TCMB’nin faizleri yükseltmek zorunda kalacağını düşünüyorlar” diye konuştu.
“Yüzde 20 ile borç vermek varken kredi riski almıyorlar”
Daha epey müteahhitlerin ve otomotiv bölümünün yüzünü güldürecek bir kredi atağı olduğunu söyleyen ekonomist Doç. Dr. Oğuz Demir, “Reel kesim ve tüketicilerin önünü nazaranbildiği bir ortam yok. Mevcut riskler ve yüksek dış finansman maliyetleri niçiniyle özel bankalar için yüksek faizle Hazine’ye para vermek kredi kullandırmaktan daha risksiz. Yüzde 20’ye yakın faizle borç vermek varken niye yüzde 19 kredi faizinin peşinde koşsunlar?” dedi. Bankaların devletin açıklarını finanse ettikleri 90’lı yılları hatırlatan Demir, “Bunu canlandırmaya yönelik adımlar atılıyor. Sonunda yük kamu bankalarına yüklenecek” diye konuştu.