- Katılım
- 30 May 2021
- Mesajlar
- 2,756
Türkiye İş bankası Genel Müdürü Hakan Ortan, son periyotta faizler inerken krediye erişimin zorlaştığına işaret etti.
Aran, bankaları kredilerle ve kur muhafazalı mevduatla ilgili olarak uzun periyotlu tahvil alımına makro ihtiyati önlemlerin bir an evvelden kaldırılması ya da gevşetilmesini istedi.
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin de bugün katıldığı ve konuşma yaptığı Finansın Geleceği Zirvesi’nde konuşan Ortan, “Kredi fiyatı ucuzlamasına karşın krediye erişim zorlaşıyorsa bunun kimseye bir yararı yoktur” dedi.
Aran’ın son periyotta BDDK ve Merkez Bankası’nın attığı makro ihtiyati adımları eleştiren konuşmasından satır başları şöyleki:
*Alınan makro ihtiyati önlemlerle birlikte artık biz iktisat modelinin desteklediği dalları bile destekleyemeyecek noktaya geldik.
*Faiz oranlarının indirilmesi ne açıdan size fayda; krediye daha ucuza erişebiliyorsanız. şayet kredi fiyatı ucuzlamasına karşın krediye erişim zorlaşıyorsa bunun kimseye bir yararı yoktur.
*Mühim olan rafta duran kredi faizlerini indirmekse maksat evet faiz iniyor lakin şayet o krediyi erişilebilir kılmak ve üretime yatırıma döndürmekse bu hususta meselelerimizin olduğunu tabir edeyim.
*Düzenlemelerle müşteri tercihlerini zorlayacak noktalara getirmeyelim.
*Kur muhafazalı mevduat eserimiz var, yüzde 20’nin üzerinde bankalarda dönüşüme tercih oldu lakin bunun üzerinde, tercihlerini gereksiniminden dolayı yabancı parada kullanan müşterileri bankalar üzerinden bu tercihlerini değiştirmeye zorlamanın ve bu tercih değişmezse de bankaları, finansal sistemin istikrarını riske atacak biçimde, uzun vadeli menkul değer tesis etmeye zorlamanın ne yeni iktisat modeline ne üretime ne ihracata ne istihdama katkısı vardır. Yalnızca bunları aksi tarafta, bankacılık kesimini de geriye giderek, bankacılık dalının imkanlarını kullanımını engellemek manasına gelir.
*ötürüsıyla süreksiz olduğu söylenen makro ihtiyati önlemlerin yeni iktisat modelini destekleyecek biçimde bir an evvelce kaldırılması ve gevşetilmesi gerektiğinin altını çizmek istiyorum.
*Yüksek enflasyon olduğu devirlerde büyümenin ne kadar sağlıklı olduğu da tartışılır. Şayet yüksek enflasyon ile büyüme birlikte gidiyorsa bu geniş kitlelerin fakirleşmesi, gelir dağılımı adaletsizliğinin, topsumsal tansiyonların, bölgesel dengesizlikleri artması, etrafın tahrip olması manasına gelebilir.
*Bunlardan daha kıymetlisi, uzun devirli büyümenin aşındırılması ve gelecek jenerasyonların elinden büyüme imkanlarının alınması manasına gelebilir. O yüzden dal olarak bakılırsavimiz salt büyümeyi değil sürdürülebilir ekonomik kalkınmayı desteklemek olmalıdır.
Aran, bankaları kredilerle ve kur muhafazalı mevduatla ilgili olarak uzun periyotlu tahvil alımına makro ihtiyati önlemlerin bir an evvelden kaldırılması ya da gevşetilmesini istedi.
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin de bugün katıldığı ve konuşma yaptığı Finansın Geleceği Zirvesi’nde konuşan Ortan, “Kredi fiyatı ucuzlamasına karşın krediye erişim zorlaşıyorsa bunun kimseye bir yararı yoktur” dedi.
Aran’ın son periyotta BDDK ve Merkez Bankası’nın attığı makro ihtiyati adımları eleştiren konuşmasından satır başları şöyleki:
*Alınan makro ihtiyati önlemlerle birlikte artık biz iktisat modelinin desteklediği dalları bile destekleyemeyecek noktaya geldik.
*Faiz oranlarının indirilmesi ne açıdan size fayda; krediye daha ucuza erişebiliyorsanız. şayet kredi fiyatı ucuzlamasına karşın krediye erişim zorlaşıyorsa bunun kimseye bir yararı yoktur.
*Mühim olan rafta duran kredi faizlerini indirmekse maksat evet faiz iniyor lakin şayet o krediyi erişilebilir kılmak ve üretime yatırıma döndürmekse bu hususta meselelerimizin olduğunu tabir edeyim.
*Düzenlemelerle müşteri tercihlerini zorlayacak noktalara getirmeyelim.
*Kur muhafazalı mevduat eserimiz var, yüzde 20’nin üzerinde bankalarda dönüşüme tercih oldu lakin bunun üzerinde, tercihlerini gereksiniminden dolayı yabancı parada kullanan müşterileri bankalar üzerinden bu tercihlerini değiştirmeye zorlamanın ve bu tercih değişmezse de bankaları, finansal sistemin istikrarını riske atacak biçimde, uzun vadeli menkul değer tesis etmeye zorlamanın ne yeni iktisat modeline ne üretime ne ihracata ne istihdama katkısı vardır. Yalnızca bunları aksi tarafta, bankacılık kesimini de geriye giderek, bankacılık dalının imkanlarını kullanımını engellemek manasına gelir.
*ötürüsıyla süreksiz olduğu söylenen makro ihtiyati önlemlerin yeni iktisat modelini destekleyecek biçimde bir an evvelce kaldırılması ve gevşetilmesi gerektiğinin altını çizmek istiyorum.
*Yüksek enflasyon olduğu devirlerde büyümenin ne kadar sağlıklı olduğu da tartışılır. Şayet yüksek enflasyon ile büyüme birlikte gidiyorsa bu geniş kitlelerin fakirleşmesi, gelir dağılımı adaletsizliğinin, topsumsal tansiyonların, bölgesel dengesizlikleri artması, etrafın tahrip olması manasına gelebilir.
*Bunlardan daha kıymetlisi, uzun devirli büyümenin aşındırılması ve gelecek jenerasyonların elinden büyüme imkanlarının alınması manasına gelebilir. O yüzden dal olarak bakılırsavimiz salt büyümeyi değil sürdürülebilir ekonomik kalkınmayı desteklemek olmalıdır.