- Katılım
- 30 May 2021
- Mesajlar
- 2,754
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Lideri Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında gerçekleştirilen kabine toplantısı bitmiş oldu.
3600 ek gösterge ile mesken kiralarındaki artışların ön planda olduğu görüşmede yurt ortasındaki ekonomik ve öteki bahisler ile yurt haricindeki gelişmeler ele alındı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2.5 saat süren toplantı daha sonrası yaptığı açıklamada şunları söylemiş oldu:
* “Siyasi ve ekonomik olarak kendi yolumuzu çizmeye her teşebbüs edişimizde kendimizi darbelerin, istikrarsızlıkların, krizlerin ortasında bulduk. Büyük demokrasi ve kalkınma atılımı yardımıyla nihayet kendi gaye ve vizyonunu belirleyip, uygulayabileceği iklime kavuştuk.
* Türkiye artık siyasi ve güvenlik evvelarini şahsen kendisi tayin eden, uygulayabilen bağımsız bir ülkedir. Kendi ekonomik ve toplumsal programlarını hayata geçirebilen kuvvetli bir ülkedir. Medeniyet ve tarih birikiminin farkına varmış, bunun gerektirdiği insani duruşu her alanda ortaya koyabilen bir ülkedir.
“ARTIK YAZIŞMALARDA ‘TÜRKİYE’ İSMİ KULLANILACAK”
* Geçtiğimiz hafta BM’de ülkemizin memleketler arası alandaki resmi ismini Turkey’den Türkiye’ye çevirmiş olmamız da işte bu yeni periyodun sembollerinden biridir. Kurum ve kuruluşlarımız, vatandaşlarımız göğüslerini gererek ülkelerin ismini Türkiye olarak tabir edebileceklerdir.
* Bugün kabine toplantımızda bu sonucu da aldık. Gerçekten BM’de de bu yazışma gündeme külliyen girmiş durumdadır. Düne kadar bize yapamazsınız dedikleri ne var ise hepsini yaptık, yapmayı sürdürüyoruz.
“NEREDEN GELDİĞİMİZİ VE NEREYE GİTTİĞİMİZİ BİLİYORUZ”
* Düne kadar bize altından kalkamazsınız dedikleri ne var ise hepsinin altından kalktık. Türkiye üzerine konan ipotekleri kaldırmış bir ülkedir. Bu sayede geçtiğimiz 20 yılda ürettiğimiz ulusal gelirin dörtte birini yatırımlar için kullanarak, istihdamı yüzde 42 yükseltmeyi başardık.
* Biz alt yapımızı yeni baştan inşa ederek tesir alanımızı inşa ederek ülkemizi geleceğe hazırladık. Mandacı zihniyetlerin, müstemleke heveslerin anlayamadıkları hakikat işte budur.
* Hudut ötesi harekatlarımızdan NATO ortasındaki tartışmalara, global krizlere karşı tutumlarımızdan her alanda bu idrak noksanlığını görmek mümkündür. Biz neyi, neden, nasıl yaptığımızı biliyoruz. Nereden geldiğimizi ve nereye gittiğimizi biliyoruz. Milletim müsterih olsun, gönlünü ferah tutsun.
“DÜNYADA ORMAN VARLIĞINI YÜKSELTEN AZ ÜLKELERDEN BİRİYİZ”
* Parlak bir gelecek bizi bekliyor. Büyük ve kuvvetli Türkiye inşasında kat ettiğimiz her aralık atılmış bir adımdır. Kâfi ki birlik, birliktelik ve kardeşliğimize halel getirmeyelim. 2053 vizyonunun bir afaki telaffuz değil süratle yaklaştığımız bir hakikat olduğunu daima birlikte goreceğiz.
* Bizim hayallerimiz de, vizyonlarımız da, amaçlarımız de milletimizin güvenliği, huzuru ve müreffeh geleceği içindir. Biz bu sayıları rastgele seçmediğimiz üzere lafta da bırakmıyoruz. Bizden daha sonraki kuşaklara bırakacağımız 2053 vizyonumuzu somut amaçlara dönüştürecek hazırlıkları titizlikle yürütüyoruz.
* Etraftan başlayarak tüm hizmet alanlarındaki hazırlıklarımızı uygulamalara, planlara dönüştürüyoruz. Birileri etraf ismine yalnızca salon toplantıları yapar yahut sokakları yakıp, yıkarken biz daha yeşil çevrelere imza attık.
* Dünyada orman varlığını yükselten az ülkelerden biriyiz. Ülke genelinde korunan alan ölçüsünü yüzde 12’ye varan artırarak tabiat güzelliklerimize adeta şemsiye oldu.
* 81 ile 81 milyon metrekare millet bahçesi projesine başladık. Atatürk Havalimanı Millet Bahçesi de bunlardan biridir. Maksadımız Evliya Çelebi’nin bir sincabın Edirne’den Kars’a toprağa basmadan ağaçtan ağaca zıplayarak gidebildiği Anadolu tasvirini hayata geçirmektir.
“İKLİM KANUNU’NUN HAZIRLIKLARINA BAŞLADIK”
* Paris İklim Anlaşması’na taraf olurken daha adil bir dünya için, mazlum ve mağdurların haklarını koruyacak perspektifle hareket ettik. 2053 vizyonumuzun merkezine iklim değişikliğiyle uğraş programımızı yerleştirdik. İklim Kanunu’nun hazırlıklarına başladık. Güçten güneşten, rüzgara yenilenebilir kaynaklara yatırımları daha da arttırıyoruz.
* Pak ulaşım ağını genişletiyor, demiryolu ve denizyolu nakliyatını teşvik ediyoruz. Atık idaresinde sıfır atık seferberliği ile geri kazanım hadisesini yüzde 60’lara çıkarmayı planlıyoruz. Ormanları genişleterek yeşil koridorları arttırarak tabiat temelli tahlillerle karbon istikrarını sağlıyoruz.
* Tüm imkanlarımızı yeşil kalkınma seferberliğine dahil ediyoruz. Finansmanda pak üretim modellerine yönelik yatırımları destekleyerek ülkemizin cazibe merkezi haline gelmesine katkı veriyoruz. Afetlerde vatandaşlarımızın ziyanlarını süratle telafi ederek mağduriyetlerin önüne geçiyoruz. Yeşil dönüşüm atağının tüm eğitim kademelerinde müfredata girmesini sağlıyoruz.
* İklim elçileriyle gençlerimizi uzman seviyesinde yetiştirip iklim dostu dönüşüm süreçlerine dahil ederek yeni dallar yeni istihdam alanları oluşturuyoruz. İklim Değişikliğiyle Çaba Türkiye Modeli vizyon dokümanı ile tüm bu çalışmaların siyasi perspektifini de ihmal etmiyoruz.
“BURADA KAZANAN KİM? TUZU KURU BİR KESİM”
* Biz gençlerimizle 2053 vizyonumuzu şekillendirmek için çalışmaya devam ediyoruz. Türkiye 2053 maksatlarına ulaşacak inancı ve kararlılığıyla gerisini takdiri ilahiye ve milletimizin irfanına bırakıyoruz.
* Geleceği diğerlerinin yaptıklarını izleyerek değil kendisi şahsen inşa ederek şekillendirmeye talip her bir evladımıza şükranlarımı sunuyorum.
* Türkiye’nin geldiği yol bilhassa bunu yol ayrımı olarak kabul edecek olursak en epeyce tartışmaya sebep olan tercihi hiç elbet iktisat programı olmuştur. Bütün dünyaları faiz, enflasyon, kur alakası üzerine kuran kesin inançlılar ülkemizin yatırım, istihdam, üretim, ihracat, cari fazla yoluyla büyüme stratejisini anlamaya çalışmamaktadır.
* Enflasyon bir sorun mudur? Evet bir problemdir. Lakin Türkiye’nin meselelerinin asıl niçini tek başına bu başlık mıdır? Şayet o denli olsaydı geçmişte sayısız sefer uygulanan enflasyonla uğraş programları yardımıyla ülkemiz tüm sıkıntıları çözmüş olurdu. Ülkemizde bizim programımıza kadar bu teşhisin kasıtlı olarak yanlış konduğu, yanlış tedavilerin uygulandığı bir gerçektir.
* Türkiye iktisadını muhakkak çizginin üzerine çıkartmayarak yüksek faizle yıllarımız heba edilmiştir. Bu kısır döngünün birinci adımı enflasyonun tarifi ile başlıyor. Batının iktisat mecralarına göbek bağıyla tabi olanlara göre enflasyon insanların ve kamunun çok tüketiminden kaynaklanıyor.
* Tüketimi azaltıp, fiyatları düşürmek olarak düşünülüyor. Burada kazanan kim? Tuzu kuru bir kesim. Dışarıdan gelen sıcak para sahibi onlar. Ucuzlayan döviz sebebiyle ülkeyi yabancı tüketim mamüllerin pazarı haline getiren ithalatçıları unutmamak lazım. Pekala kaybeden kim? İşsiz ve aşsız kalan, umutları törpülenen milyonlar.
“BİZDE TALEP KAYNAKLI BİR FİYAT ARTIŞI YOK”
* Biz tercihimizi faizleri yükselt baskısıyla ülkeyi soymak için ellerini ovuşturanlardan değil, istihdamı arttırarak milyonlardan yana kullandık. Tercihi finansal illüzyonlardan yana kullanmak, ülkeyi emperyalist mandalara peşkeş çekmek demektir.
* Haydi bize inanmıyorlar, hiç değilse kendi putlarına, ideolojik efendilerine kulak versinler. Milletlerarası kuruluş liderleri bile faiz konusunda ezberlerin bozulması gerektiğini söylüyor. Türkiye için eskinin köhne enflasyon faiz denkleminde ısrar etmek gafletten kaynaklanmıyorsa alenen ihanet teşebbüsü demektir.
* Bizim ülkemizde teknik manada enflasyon değil fiili bir hayat pahalılığı sorunu vardır. Yaşananlara enflasyon diyebilmemiz için kamunun harcama disiplininin kaybolması demektir. 19 yıldır üzerinde hassasiyet gösterdiğimiz mevzu bütçe sistemidir.
* Bizim devrimizde hem konutu hem arabası olan kişi sayısı yaklaşık 3 kat arttı. Vatandaşlarımızın borçları da özel bölümümüzün borçları da ulusal gelirle oranlanarak başka ülkelerle karşılaştırıldığında hayli düşük düzeylerde.
* Faizi artırarak zengini daha güçlü yoksulu daha yoksul yapacak emperyalist finans kurumlarının dayatması iktisat reçetelerini bir kenara bıraktık. Yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla büyüme temelli iktisat programımızı uygulamaya başladık.
* Bu programla insanlarımızın canını yakan, hayatını zorlaştıran fiyat artışlarını nasıl engelleyeceğiz? Olağan kurallarda üretim azlığı, talep fazlalığı sebebiyle fiyat artışları ortaya çıkar. Bizde talep kaynaklı fiyat artışından kelam edilemez. Üretim tarafında üstesinden gelinemeyecek rastgele bir badireyle karşı karşıya değiliz.
* Sorunun bir tarafında vatandaşlarımızın bir kısmının tasarruflarını hala döviz cinsinden yapmaktaki ısrarı var. Başka tarafta büyüyen ekonomimizin gerektirdiği ithal ve global ağların ortaya çıkardığı döviz talebi var. Bunun için vatandaşlarımıza kur muhafazalı mevduat üzere, konut kredisi üzere, tasarruflarını kendi paramıza kaydıracak alternatifler sunuyoruz.
“BU İKTİDAR FAİZİ ARTIRMAYACAKTIR”
* İhracatı teşvik ederek, turizmi destekleyerek ülkemize döviz girişini hızlandıracak yeni sistemler geliştiriyoruz. İhracatlarımız her ay rekor kırarak kendilerine olan inancımızı boşa çıkarmıyorlar. Güç fiyatlarındaki fahiş artışların ithalatımızdaki bozulmayı bir kenara bıraktığımızda cari fazlaya geçtiğimizi söyleyebiliriz.
* Gelişmiş ülkelerinin tamamında ödemeler istikrarında ağır sancılar yaşanırken biz hepsinden daha uygun durumundayız. Bu ülkelerin merkez bankası bilançoları neredeyse ulusal gelirlerin yüzde 40’ına dayandı. Kimse bizden şunu beklemesin; bu iktidar faizi artırmayacaktır; tam tersine biz faizi düşürmeye devam edeceğiz. Benim derdim bu ülkede yatırımcı birinci derecede kamu bankalarıyla buna şayet özel bölüm bankaları da dahil olursa düşük faizle sağladığı krediyle yatırıma gitsin.
* Bununla istihdam sağlayalım, üretimi, ihracatı arttıralım ve bununla büyümeyi sağlayalım. Bu çok işsizlik de daha da azalacaktır. Çin ve Japonya’nın nakdî genişlemeye, faiz indirime gitmelerinin paralarına şuurlu olarak kıymet kaybettirmelerin niçini bu fırtınadan kaçma uğraşıdır.
* Bütçe gerçekleşmelerimiz bir epeyce alanda yaptığımız, önemli vergi indirimleri ve güç ödemeleri kaynaklı kimi sapmalara karşın fazlaca güzel durumdadır. Çabucak yanı başımızda bir sıcak çatışma patlak vermeseydi, salgın daha sonrası bu aylarda her bölümden insanımız programımızın somut faydalarını hayatlarında görmeye başlayacaktır. Biraz gecikmeyle inşallah önümüzdeki yılın birinci aylarında bu noktaya geleceğiz.
* meblağları izahı mümkün olmayan bir biçimde artan mamüllerinin üretimlerini teşvik ederek, tedarikini kolaylaştırarak stokçuların oyununu bozacağız. Ekonomik istikrar ile finansal istikrar konusunda önemli bir kahrımız bulunmuyor. Fiyat istikrarını aldığımız önlemlerin yanı sıra cari fazlayı arttırarak sağlamayı planlıyoruz.
* Son devirde ülkemizde ek kaynaklı girişi sağlayacak bir hayli teşebbüste bulunduk. Bir kısmı fiilen işliyor, bir kısmında sistemleri koruyoruz. Fiyat artışlarını durduracak, milletimizin gelir kaybını telafi edecek çalışmaları makro adımlarla programımızı sürdürüyoruz. Dün deklare ettiğımız buğday ve arpa alım meblağları çiftçilere verdiğimiz dayanağın açık halidir.
“ÜCRETLİLERİ BİRAZ DAHA RAHATLATACAĞIZ”
* Temmuz ayındaki enflasyon farkı artışlarıyla ücretlileri biraz daha rahatlatacağız. Yılbaşında tüm çalışanların durumlarını gözden geçirerek her insanın hakkını almasını temin edeceğiz.
* Toplumsal yardım şemsiyemizi genişleterek hiç bir vatandaşımızın mağduriyetine müsaade vermeyeceğiz.
BİNA YALITIMI İÇİN KREDİ
* 6. yargı paketi 24 unsurdan oluşuyor ve toplam 10 kanunda değişiklik yapılıyor. Hakim ve savcı yardımcılığı sistemi getirerek, 3 yıllık temel öğretim ve son eğitim süreciyle bu unvanların kazanılması ön görülüyor.
* Dünyada ve ülkemizde yaşanan gelişmeler kıymetli noktada önemli değişimler getiriyor. Hakim ve savcılarımızın en uygun eğitimleri alarak kıdemli meslektaşları tarafınca yetiştirilerek misyona hazırlanmaları hedefleniyor.
* HSK ve Adalet Bakanlığı Teftiş Heyeti programlarını en geç 2 yılda bir yerinde kontrol yapılacak. Noter atamalarının hızlandırılmasının yanında bu meslek kümesine tapu siciline şerh koyma, taşınmaz satış kontratı ytesirinin verilme konuları yer alıyor.
* 3 meslek içi eğitim programına katılma kuralı getirilerek yargının insan kaynağı güçlendiriliyor. Noter atamalarının hızlandırılması, tapu siciline şerh koyma ve taşınmaz satışı yapma konuları yer alıyor. TCK fiyatları etkileme hatasına verilen alt ve üst hudutları yükseltilerek stokçuluğun azaltılmasına katkıda bulunuyor.
* Yalıtımlı konut sayısını arttırmak için yeni bir çalışma başlatıyoruz. Vatandaşlarımıza binalarının yalıtım çalışmalarında kullanılmak üzere daire başında 50 bin liraya kadar 60 ay vadeli 0,99 faizle kredi imkanı getiriyoruz.
* Hem aile bütçesine tıpkı zamandavlet bütçesine olumlu katkısı olacağına inandığım bu paketle ilgili ayrıntılar ilgili bakanlıklarımız tarafınca karşılanacaktır.
* Geçtiğimiz yıl gerçekleştirdiğimiz 98 milyar liralık toplumsal yardımla muhtaçlık duyan her vatandaşımızın yanında olduk. Bu yıl toplumsal yardım bütçemizi daha da güçlendiriyoruz. Bu kapsamda Türkiye Aile Dayanağı programıyla ekonomik olarak dezavantajlı, fakat mevcut programlardan yararlanamayan kesitlere yönelik 15 milyarlık yeni bir paketi daha gündeme alıyoruz.
* Vatandaşlarımız bu programa Haziran ayından itibaren başlayacaktır. Ulusal Eğitim Bakanlığı’na bağlı ana okulları yahut ana sınıflarına çocuklarını kaydettiren aileler için de bir takviye programı oluşturduk. Toplumsal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarının yardımından faydalanmış aileler başvurabilecektir.”
3600 ek gösterge ile mesken kiralarındaki artışların ön planda olduğu görüşmede yurt ortasındaki ekonomik ve öteki bahisler ile yurt haricindeki gelişmeler ele alındı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2.5 saat süren toplantı daha sonrası yaptığı açıklamada şunları söylemiş oldu:
* “Siyasi ve ekonomik olarak kendi yolumuzu çizmeye her teşebbüs edişimizde kendimizi darbelerin, istikrarsızlıkların, krizlerin ortasında bulduk. Büyük demokrasi ve kalkınma atılımı yardımıyla nihayet kendi gaye ve vizyonunu belirleyip, uygulayabileceği iklime kavuştuk.
* Türkiye artık siyasi ve güvenlik evvelarini şahsen kendisi tayin eden, uygulayabilen bağımsız bir ülkedir. Kendi ekonomik ve toplumsal programlarını hayata geçirebilen kuvvetli bir ülkedir. Medeniyet ve tarih birikiminin farkına varmış, bunun gerektirdiği insani duruşu her alanda ortaya koyabilen bir ülkedir.
“ARTIK YAZIŞMALARDA ‘TÜRKİYE’ İSMİ KULLANILACAK”
* Geçtiğimiz hafta BM’de ülkemizin memleketler arası alandaki resmi ismini Turkey’den Türkiye’ye çevirmiş olmamız da işte bu yeni periyodun sembollerinden biridir. Kurum ve kuruluşlarımız, vatandaşlarımız göğüslerini gererek ülkelerin ismini Türkiye olarak tabir edebileceklerdir.
* Bugün kabine toplantımızda bu sonucu da aldık. Gerçekten BM’de de bu yazışma gündeme külliyen girmiş durumdadır. Düne kadar bize yapamazsınız dedikleri ne var ise hepsini yaptık, yapmayı sürdürüyoruz.
“NEREDEN GELDİĞİMİZİ VE NEREYE GİTTİĞİMİZİ BİLİYORUZ”
* Düne kadar bize altından kalkamazsınız dedikleri ne var ise hepsinin altından kalktık. Türkiye üzerine konan ipotekleri kaldırmış bir ülkedir. Bu sayede geçtiğimiz 20 yılda ürettiğimiz ulusal gelirin dörtte birini yatırımlar için kullanarak, istihdamı yüzde 42 yükseltmeyi başardık.
* Biz alt yapımızı yeni baştan inşa ederek tesir alanımızı inşa ederek ülkemizi geleceğe hazırladık. Mandacı zihniyetlerin, müstemleke heveslerin anlayamadıkları hakikat işte budur.
* Hudut ötesi harekatlarımızdan NATO ortasındaki tartışmalara, global krizlere karşı tutumlarımızdan her alanda bu idrak noksanlığını görmek mümkündür. Biz neyi, neden, nasıl yaptığımızı biliyoruz. Nereden geldiğimizi ve nereye gittiğimizi biliyoruz. Milletim müsterih olsun, gönlünü ferah tutsun.
“DÜNYADA ORMAN VARLIĞINI YÜKSELTEN AZ ÜLKELERDEN BİRİYİZ”
* Parlak bir gelecek bizi bekliyor. Büyük ve kuvvetli Türkiye inşasında kat ettiğimiz her aralık atılmış bir adımdır. Kâfi ki birlik, birliktelik ve kardeşliğimize halel getirmeyelim. 2053 vizyonunun bir afaki telaffuz değil süratle yaklaştığımız bir hakikat olduğunu daima birlikte goreceğiz.
* Bizim hayallerimiz de, vizyonlarımız da, amaçlarımız de milletimizin güvenliği, huzuru ve müreffeh geleceği içindir. Biz bu sayıları rastgele seçmediğimiz üzere lafta da bırakmıyoruz. Bizden daha sonraki kuşaklara bırakacağımız 2053 vizyonumuzu somut amaçlara dönüştürecek hazırlıkları titizlikle yürütüyoruz.
* Etraftan başlayarak tüm hizmet alanlarındaki hazırlıklarımızı uygulamalara, planlara dönüştürüyoruz. Birileri etraf ismine yalnızca salon toplantıları yapar yahut sokakları yakıp, yıkarken biz daha yeşil çevrelere imza attık.
* Dünyada orman varlığını yükselten az ülkelerden biriyiz. Ülke genelinde korunan alan ölçüsünü yüzde 12’ye varan artırarak tabiat güzelliklerimize adeta şemsiye oldu.
* 81 ile 81 milyon metrekare millet bahçesi projesine başladık. Atatürk Havalimanı Millet Bahçesi de bunlardan biridir. Maksadımız Evliya Çelebi’nin bir sincabın Edirne’den Kars’a toprağa basmadan ağaçtan ağaca zıplayarak gidebildiği Anadolu tasvirini hayata geçirmektir.
“İKLİM KANUNU’NUN HAZIRLIKLARINA BAŞLADIK”
* Paris İklim Anlaşması’na taraf olurken daha adil bir dünya için, mazlum ve mağdurların haklarını koruyacak perspektifle hareket ettik. 2053 vizyonumuzun merkezine iklim değişikliğiyle uğraş programımızı yerleştirdik. İklim Kanunu’nun hazırlıklarına başladık. Güçten güneşten, rüzgara yenilenebilir kaynaklara yatırımları daha da arttırıyoruz.
* Pak ulaşım ağını genişletiyor, demiryolu ve denizyolu nakliyatını teşvik ediyoruz. Atık idaresinde sıfır atık seferberliği ile geri kazanım hadisesini yüzde 60’lara çıkarmayı planlıyoruz. Ormanları genişleterek yeşil koridorları arttırarak tabiat temelli tahlillerle karbon istikrarını sağlıyoruz.
* Tüm imkanlarımızı yeşil kalkınma seferberliğine dahil ediyoruz. Finansmanda pak üretim modellerine yönelik yatırımları destekleyerek ülkemizin cazibe merkezi haline gelmesine katkı veriyoruz. Afetlerde vatandaşlarımızın ziyanlarını süratle telafi ederek mağduriyetlerin önüne geçiyoruz. Yeşil dönüşüm atağının tüm eğitim kademelerinde müfredata girmesini sağlıyoruz.
* İklim elçileriyle gençlerimizi uzman seviyesinde yetiştirip iklim dostu dönüşüm süreçlerine dahil ederek yeni dallar yeni istihdam alanları oluşturuyoruz. İklim Değişikliğiyle Çaba Türkiye Modeli vizyon dokümanı ile tüm bu çalışmaların siyasi perspektifini de ihmal etmiyoruz.
“BURADA KAZANAN KİM? TUZU KURU BİR KESİM”
* Biz gençlerimizle 2053 vizyonumuzu şekillendirmek için çalışmaya devam ediyoruz. Türkiye 2053 maksatlarına ulaşacak inancı ve kararlılığıyla gerisini takdiri ilahiye ve milletimizin irfanına bırakıyoruz.
* Geleceği diğerlerinin yaptıklarını izleyerek değil kendisi şahsen inşa ederek şekillendirmeye talip her bir evladımıza şükranlarımı sunuyorum.
* Türkiye’nin geldiği yol bilhassa bunu yol ayrımı olarak kabul edecek olursak en epeyce tartışmaya sebep olan tercihi hiç elbet iktisat programı olmuştur. Bütün dünyaları faiz, enflasyon, kur alakası üzerine kuran kesin inançlılar ülkemizin yatırım, istihdam, üretim, ihracat, cari fazla yoluyla büyüme stratejisini anlamaya çalışmamaktadır.
* Enflasyon bir sorun mudur? Evet bir problemdir. Lakin Türkiye’nin meselelerinin asıl niçini tek başına bu başlık mıdır? Şayet o denli olsaydı geçmişte sayısız sefer uygulanan enflasyonla uğraş programları yardımıyla ülkemiz tüm sıkıntıları çözmüş olurdu. Ülkemizde bizim programımıza kadar bu teşhisin kasıtlı olarak yanlış konduğu, yanlış tedavilerin uygulandığı bir gerçektir.
* Türkiye iktisadını muhakkak çizginin üzerine çıkartmayarak yüksek faizle yıllarımız heba edilmiştir. Bu kısır döngünün birinci adımı enflasyonun tarifi ile başlıyor. Batının iktisat mecralarına göbek bağıyla tabi olanlara göre enflasyon insanların ve kamunun çok tüketiminden kaynaklanıyor.
* Tüketimi azaltıp, fiyatları düşürmek olarak düşünülüyor. Burada kazanan kim? Tuzu kuru bir kesim. Dışarıdan gelen sıcak para sahibi onlar. Ucuzlayan döviz sebebiyle ülkeyi yabancı tüketim mamüllerin pazarı haline getiren ithalatçıları unutmamak lazım. Pekala kaybeden kim? İşsiz ve aşsız kalan, umutları törpülenen milyonlar.
“BİZDE TALEP KAYNAKLI BİR FİYAT ARTIŞI YOK”
* Biz tercihimizi faizleri yükselt baskısıyla ülkeyi soymak için ellerini ovuşturanlardan değil, istihdamı arttırarak milyonlardan yana kullandık. Tercihi finansal illüzyonlardan yana kullanmak, ülkeyi emperyalist mandalara peşkeş çekmek demektir.
* Haydi bize inanmıyorlar, hiç değilse kendi putlarına, ideolojik efendilerine kulak versinler. Milletlerarası kuruluş liderleri bile faiz konusunda ezberlerin bozulması gerektiğini söylüyor. Türkiye için eskinin köhne enflasyon faiz denkleminde ısrar etmek gafletten kaynaklanmıyorsa alenen ihanet teşebbüsü demektir.
* Bizim ülkemizde teknik manada enflasyon değil fiili bir hayat pahalılığı sorunu vardır. Yaşananlara enflasyon diyebilmemiz için kamunun harcama disiplininin kaybolması demektir. 19 yıldır üzerinde hassasiyet gösterdiğimiz mevzu bütçe sistemidir.
* Bizim devrimizde hem konutu hem arabası olan kişi sayısı yaklaşık 3 kat arttı. Vatandaşlarımızın borçları da özel bölümümüzün borçları da ulusal gelirle oranlanarak başka ülkelerle karşılaştırıldığında hayli düşük düzeylerde.
* Faizi artırarak zengini daha güçlü yoksulu daha yoksul yapacak emperyalist finans kurumlarının dayatması iktisat reçetelerini bir kenara bıraktık. Yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla büyüme temelli iktisat programımızı uygulamaya başladık.
* Bu programla insanlarımızın canını yakan, hayatını zorlaştıran fiyat artışlarını nasıl engelleyeceğiz? Olağan kurallarda üretim azlığı, talep fazlalığı sebebiyle fiyat artışları ortaya çıkar. Bizde talep kaynaklı fiyat artışından kelam edilemez. Üretim tarafında üstesinden gelinemeyecek rastgele bir badireyle karşı karşıya değiliz.
* Sorunun bir tarafında vatandaşlarımızın bir kısmının tasarruflarını hala döviz cinsinden yapmaktaki ısrarı var. Başka tarafta büyüyen ekonomimizin gerektirdiği ithal ve global ağların ortaya çıkardığı döviz talebi var. Bunun için vatandaşlarımıza kur muhafazalı mevduat üzere, konut kredisi üzere, tasarruflarını kendi paramıza kaydıracak alternatifler sunuyoruz.
“BU İKTİDAR FAİZİ ARTIRMAYACAKTIR”
* İhracatı teşvik ederek, turizmi destekleyerek ülkemize döviz girişini hızlandıracak yeni sistemler geliştiriyoruz. İhracatlarımız her ay rekor kırarak kendilerine olan inancımızı boşa çıkarmıyorlar. Güç fiyatlarındaki fahiş artışların ithalatımızdaki bozulmayı bir kenara bıraktığımızda cari fazlaya geçtiğimizi söyleyebiliriz.
* Gelişmiş ülkelerinin tamamında ödemeler istikrarında ağır sancılar yaşanırken biz hepsinden daha uygun durumundayız. Bu ülkelerin merkez bankası bilançoları neredeyse ulusal gelirlerin yüzde 40’ına dayandı. Kimse bizden şunu beklemesin; bu iktidar faizi artırmayacaktır; tam tersine biz faizi düşürmeye devam edeceğiz. Benim derdim bu ülkede yatırımcı birinci derecede kamu bankalarıyla buna şayet özel bölüm bankaları da dahil olursa düşük faizle sağladığı krediyle yatırıma gitsin.
* Bununla istihdam sağlayalım, üretimi, ihracatı arttıralım ve bununla büyümeyi sağlayalım. Bu çok işsizlik de daha da azalacaktır. Çin ve Japonya’nın nakdî genişlemeye, faiz indirime gitmelerinin paralarına şuurlu olarak kıymet kaybettirmelerin niçini bu fırtınadan kaçma uğraşıdır.
* Bütçe gerçekleşmelerimiz bir epeyce alanda yaptığımız, önemli vergi indirimleri ve güç ödemeleri kaynaklı kimi sapmalara karşın fazlaca güzel durumdadır. Çabucak yanı başımızda bir sıcak çatışma patlak vermeseydi, salgın daha sonrası bu aylarda her bölümden insanımız programımızın somut faydalarını hayatlarında görmeye başlayacaktır. Biraz gecikmeyle inşallah önümüzdeki yılın birinci aylarında bu noktaya geleceğiz.
* meblağları izahı mümkün olmayan bir biçimde artan mamüllerinin üretimlerini teşvik ederek, tedarikini kolaylaştırarak stokçuların oyununu bozacağız. Ekonomik istikrar ile finansal istikrar konusunda önemli bir kahrımız bulunmuyor. Fiyat istikrarını aldığımız önlemlerin yanı sıra cari fazlayı arttırarak sağlamayı planlıyoruz.
* Son devirde ülkemizde ek kaynaklı girişi sağlayacak bir hayli teşebbüste bulunduk. Bir kısmı fiilen işliyor, bir kısmında sistemleri koruyoruz. Fiyat artışlarını durduracak, milletimizin gelir kaybını telafi edecek çalışmaları makro adımlarla programımızı sürdürüyoruz. Dün deklare ettiğımız buğday ve arpa alım meblağları çiftçilere verdiğimiz dayanağın açık halidir.
“ÜCRETLİLERİ BİRAZ DAHA RAHATLATACAĞIZ”
* Temmuz ayındaki enflasyon farkı artışlarıyla ücretlileri biraz daha rahatlatacağız. Yılbaşında tüm çalışanların durumlarını gözden geçirerek her insanın hakkını almasını temin edeceğiz.
* Toplumsal yardım şemsiyemizi genişleterek hiç bir vatandaşımızın mağduriyetine müsaade vermeyeceğiz.
BİNA YALITIMI İÇİN KREDİ
* 6. yargı paketi 24 unsurdan oluşuyor ve toplam 10 kanunda değişiklik yapılıyor. Hakim ve savcı yardımcılığı sistemi getirerek, 3 yıllık temel öğretim ve son eğitim süreciyle bu unvanların kazanılması ön görülüyor.
* Dünyada ve ülkemizde yaşanan gelişmeler kıymetli noktada önemli değişimler getiriyor. Hakim ve savcılarımızın en uygun eğitimleri alarak kıdemli meslektaşları tarafınca yetiştirilerek misyona hazırlanmaları hedefleniyor.
* HSK ve Adalet Bakanlığı Teftiş Heyeti programlarını en geç 2 yılda bir yerinde kontrol yapılacak. Noter atamalarının hızlandırılmasının yanında bu meslek kümesine tapu siciline şerh koyma, taşınmaz satış kontratı ytesirinin verilme konuları yer alıyor.
* 3 meslek içi eğitim programına katılma kuralı getirilerek yargının insan kaynağı güçlendiriliyor. Noter atamalarının hızlandırılması, tapu siciline şerh koyma ve taşınmaz satışı yapma konuları yer alıyor. TCK fiyatları etkileme hatasına verilen alt ve üst hudutları yükseltilerek stokçuluğun azaltılmasına katkıda bulunuyor.
* Yalıtımlı konut sayısını arttırmak için yeni bir çalışma başlatıyoruz. Vatandaşlarımıza binalarının yalıtım çalışmalarında kullanılmak üzere daire başında 50 bin liraya kadar 60 ay vadeli 0,99 faizle kredi imkanı getiriyoruz.
* Hem aile bütçesine tıpkı zamandavlet bütçesine olumlu katkısı olacağına inandığım bu paketle ilgili ayrıntılar ilgili bakanlıklarımız tarafınca karşılanacaktır.
* Geçtiğimiz yıl gerçekleştirdiğimiz 98 milyar liralık toplumsal yardımla muhtaçlık duyan her vatandaşımızın yanında olduk. Bu yıl toplumsal yardım bütçemizi daha da güçlendiriyoruz. Bu kapsamda Türkiye Aile Dayanağı programıyla ekonomik olarak dezavantajlı, fakat mevcut programlardan yararlanamayan kesitlere yönelik 15 milyarlık yeni bir paketi daha gündeme alıyoruz.
* Vatandaşlarımız bu programa Haziran ayından itibaren başlayacaktır. Ulusal Eğitim Bakanlığı’na bağlı ana okulları yahut ana sınıflarına çocuklarını kaydettiren aileler için de bir takviye programı oluşturduk. Toplumsal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarının yardımından faydalanmış aileler başvurabilecektir.”