Yedi aylık gebe olan Semra Aysal, 19 Haziran 2018’de eşi Hakan Aysal ile gezmeye gittiği Fethiye Kelebekler Vadisi’nde fotoğraf çektirmek için çıktığı kayalıklarda, yaklaşık 300 metre yükseklikten düştü. İhbarla bölgeye UMKE, AKUT ve AFAD grupları sevk edildi. Uçuruma inen grupların yaptığı denetimde Semra Aysal’ın öldüğü belirlendi. Otopsinin akabinde Aysal’ın cenazesi, İstanbul’da toprağa verildi.
Hakan Aysal, eşini iterek öldürdüğü argümanıyla 2020 yılı Kasım ayında gözaltına alınıp, tutuklandı. Fethiye Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan Aysal, geçen 15 Şubat’taki duruşmada oy oldukcaluğuyla ağırlaştırılmış müebbet hapsine cezasına çarptırıldı. Mahkeme Lideri Abdulkadir Ungan ise ‘sanığın beraati’ tarafında şerh koydu. Kararla ilgili gerekçeli karar belirtildi.
‘SUÇTAN KORUMAK İÇİN DÖNÜŞ BİLETİ ALDI’
Gerekçeli kararda; Hakan Aysal’ın, sigortadan tazminat alabilmek için evlenmeden yaklaşık 2 ay evvel Semra Aysal ismine bilgisi ve isteği haricinde lehtar olarak sırf kendisinin belirlendiği, 1 yıllık Ferdi Hayat Sigortası yaptırdığı aktarıldı. Aysal’ın sigorta bitim tarihinden 2 ay evvel tatil için bulundukları Kuşadası’ndan gebe eşi Semra Aysal’ı ağabeyiyle bayramlaşma mazeretiyle Fethiye’ye götürdüğü, burada tehlike arz eden, kaza süsü verilebilecek bir yapısını olduğunu düşündüğü Kelebekler Vadisi seyir terasına çıkardığı vurgulandı. Kendisini kabahatten korumak için olay akşamı Gebze’ye geri dönüş bileti aldığına dikkat çekilen Aysal’ın eşini burada 3 saat kadar oyalayıp ortalığın tenhalaşmasını beklediği, öldürme hareketine karar verdikten daha sonra bu fikrini gerçekleştirdiği de gerekçeli kararda açıklandı.
‘MEVCUT KANIT YOK’ VURGUSU
Ortadan vakit geçmesine karşın sanığın soğukkanlılığını koruduğu, plan yapıp, tasarlayarak eşini kayalıklardan ittiği belirtilirken, Aysal’ın aksiyonunu yalnızca acı ve ızdırap vermek için yırtıcı kötülük aksiyonu sergileyen ruhsal bir güdüyle işlediğine dair belgede mevcut bir kanıt bulunmadığına yer verildi. Buna karşın Aysal’ın gebe olan eşini ‘kasten öldürme’ cürmünü işlediği mahkemece oy çoğunluğuyla sabit görülüp, ağırlaştırılmış müebbet mahpus cezasına çarptırıldığı kaydedildi.
MAHKEME LİDERİ’NİN ‘ŞERH’ MÜNASEBETİ
Sanık Aysal’ın beraatini isteyip, mahkumiyetine şerh koyan Mahkeme Lideri Abdulkadir Ungan’ın bu sonucunın sebebi de gerekçeli kararda yer aldı. Mahkeme Lideri Ungan, sanık Aysal’ın üzerine atılı hatası işlediğine dair her türlü kuşkudan uzak, somut, kesin, kâfi ve inandırıcı kanıt bulunmadığını savunarak, karara şerh koyma öne sürülen sebebini şöyleki deklare etti:
“Ceza yargılamasının en değerli prensiplerinden olan ‘kuşkudan sanık yararlanır’ prensibi uyarınca, sanığın bir cürümden cezalandırılmasının temel şartı, hatanın kuşkuya yer vermeyen bir katiyetle ispat edilmesine bağlıdır. Gerçekleşme formu kuşkulu ve tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve tezler sanığın aleyhine yorumlanarak mahkumiyet kararı kurulamaz. Yüksek de olsa bir olasılığa dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza yargılamasının en kıymetli hedefi olan gerçeğe ulaşmadan, var iseyıma dayalı olarak karar vermek manasına gelir. Evrak kapsamında her ne kadar sanığın üzerine atılı kabahati işlediği kuşkusunu uyandıracak birden çok kanıt olsa da bu kanıtlar olayın oluş anına ait olmayıp, olay öncesinde meydana gelen bir kısım süreç ve olaylara aittir.”
Hakan Aysal, eşini iterek öldürdüğü argümanıyla 2020 yılı Kasım ayında gözaltına alınıp, tutuklandı. Fethiye Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan Aysal, geçen 15 Şubat’taki duruşmada oy oldukcaluğuyla ağırlaştırılmış müebbet hapsine cezasına çarptırıldı. Mahkeme Lideri Abdulkadir Ungan ise ‘sanığın beraati’ tarafında şerh koydu. Kararla ilgili gerekçeli karar belirtildi.
‘SUÇTAN KORUMAK İÇİN DÖNÜŞ BİLETİ ALDI’
Gerekçeli kararda; Hakan Aysal’ın, sigortadan tazminat alabilmek için evlenmeden yaklaşık 2 ay evvel Semra Aysal ismine bilgisi ve isteği haricinde lehtar olarak sırf kendisinin belirlendiği, 1 yıllık Ferdi Hayat Sigortası yaptırdığı aktarıldı. Aysal’ın sigorta bitim tarihinden 2 ay evvel tatil için bulundukları Kuşadası’ndan gebe eşi Semra Aysal’ı ağabeyiyle bayramlaşma mazeretiyle Fethiye’ye götürdüğü, burada tehlike arz eden, kaza süsü verilebilecek bir yapısını olduğunu düşündüğü Kelebekler Vadisi seyir terasına çıkardığı vurgulandı. Kendisini kabahatten korumak için olay akşamı Gebze’ye geri dönüş bileti aldığına dikkat çekilen Aysal’ın eşini burada 3 saat kadar oyalayıp ortalığın tenhalaşmasını beklediği, öldürme hareketine karar verdikten daha sonra bu fikrini gerçekleştirdiği de gerekçeli kararda açıklandı.
‘MEVCUT KANIT YOK’ VURGUSU
Ortadan vakit geçmesine karşın sanığın soğukkanlılığını koruduğu, plan yapıp, tasarlayarak eşini kayalıklardan ittiği belirtilirken, Aysal’ın aksiyonunu yalnızca acı ve ızdırap vermek için yırtıcı kötülük aksiyonu sergileyen ruhsal bir güdüyle işlediğine dair belgede mevcut bir kanıt bulunmadığına yer verildi. Buna karşın Aysal’ın gebe olan eşini ‘kasten öldürme’ cürmünü işlediği mahkemece oy çoğunluğuyla sabit görülüp, ağırlaştırılmış müebbet mahpus cezasına çarptırıldığı kaydedildi.
MAHKEME LİDERİ’NİN ‘ŞERH’ MÜNASEBETİ
Sanık Aysal’ın beraatini isteyip, mahkumiyetine şerh koyan Mahkeme Lideri Abdulkadir Ungan’ın bu sonucunın sebebi de gerekçeli kararda yer aldı. Mahkeme Lideri Ungan, sanık Aysal’ın üzerine atılı hatası işlediğine dair her türlü kuşkudan uzak, somut, kesin, kâfi ve inandırıcı kanıt bulunmadığını savunarak, karara şerh koyma öne sürülen sebebini şöyleki deklare etti:
“Ceza yargılamasının en değerli prensiplerinden olan ‘kuşkudan sanık yararlanır’ prensibi uyarınca, sanığın bir cürümden cezalandırılmasının temel şartı, hatanın kuşkuya yer vermeyen bir katiyetle ispat edilmesine bağlıdır. Gerçekleşme formu kuşkulu ve tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve tezler sanığın aleyhine yorumlanarak mahkumiyet kararı kurulamaz. Yüksek de olsa bir olasılığa dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza yargılamasının en kıymetli hedefi olan gerçeğe ulaşmadan, var iseyıma dayalı olarak karar vermek manasına gelir. Evrak kapsamında her ne kadar sanığın üzerine atılı kabahati işlediği kuşkusunu uyandıracak birden çok kanıt olsa da bu kanıtlar olayın oluş anına ait olmayıp, olay öncesinde meydana gelen bir kısım süreç ve olaylara aittir.”