- Katılım
- 30 May 2021
- Mesajlar
- 2,746
Ekonomi idaresinin Kur Muhafazalı Mevduattan çıkan tasarruf sahiplerinin dövize ya da öbür alanlara yönelmesini önlemek maksadıyla aldığı yeni karar uzmanlar tarafınca tenkitle karşılandı.
Ekonomim muharriri Alaattin Aktaş, “Çalı hikayesi” başlıklı yazısında, Merkez Bankası’nın üç aydan uzun vadeli mevduat için zarurî karşılık oranlarını sıfırlamasının mevduat faizlerine olumlu yansıyacağı beklentisinin seçim atmosferine girmiş bir Türkiye için gerçekçi olmadığını belirtti, bahisle ilgili şunları yazdı:
“Merkez Bankası son olarak tuttu üç aydan uzun vadeli mevduatın zarurî karşılık oranını sıfırladı.
– Bankalar üç aydan uzun vadeli hesaplar için zarurî karşılık yükünden kurtulacak…
– Elde ettikleri bu avantajı mevduat faizi olarak hesap sahiplerine yansıtacak…
– Vatandaş ve şirketler üç aydan uzun vadeli mevduata hamle edecek…
– bu biçimdece kur muhafazalı mevduattan çıkan paranın dövize ya da TL mevduat haricindeki diğer alanlara yönelmesi önlenmiş olacak…
Nasrettin Hoca’nın çalı öyküsüne benziyor ancak öyküde peşin parayı görüp gülen alacaklı vardı, bu kıssa güldürmüyor bile.
Türk halkı için vade epeyce kısa, senelerdan beri bu biçimde. BDDK bilgilerine bakıyoruz; yurt içi yerleşiklerin TL mevduatının yüzde 20.4’ü bir aya kadar, yüzde 35.5’i de bir-üç ay ortası vadeli. Üç-altı ay ortası vadeli olanların hissesi yüzde 17.1, altı ay-bir yıl ortası vadeli olanların hissesi yüzde 3.3, bir yıldan uzun vadeli olanların hissesi ise yüzde 2.9 seviyesinde. TL mevduatın yüzde 20.8’i ise vadesiz hesaplarda duruyor.
Kaldı ki, bir-üç ay ortası vadeli görünen hesapların neredeyse tümü de 32 gün vadeli.
Üstelik seçim var
Bankalar üç aydan uzun vadeli mevduatta mecburî karşılık yükünden kurtulunca faizi artıracak ve vatandaş da en az üç ayla altı ay içindeki vadelere akın edecek! Zarurî karşılıkla ilgili bu karar alındığına bakılırsa beklenti bu istikamette olmalı.
Her şey bir yana, önümüzde seçim var ve kimse seçim periyodunu de içine alacak biçimde bir vade tercih etmeye yanaşmaz. Yanaşan olağan ki olur da, onların da oranı hayli düşük olur.
ötürüsıyla bu çalı yün tutmaz! Vatandaş bir daha bildiğini okur!
Üstelik her gün yeni yeni icatlar çıkarmanın vatandaşı daha da huzursuz ettiği gerçeği herbiçimde hiç görülmüyor, bu dikkate alınmıyor.
‘Faizi ben artıramam, siz artırın!’
Yeni ayakkabı alacak para olduğunu söylemiş oldum ya; o faiz artışıdır, yani elde bu sorunu aşacak bir araç var. Ancak kullanılamıyor. O yüzden de bankalara ‘Ben faizi artıramıyorum, size fırsat sunuyorum, siz artırın’ deniliyor.
Bu aslında kulağı tersten göstermekten öteki bir şey değil. Ancak beden hamlamış, kulağı tersten göstermeye çalışırken omuz tutuluyor!
DÖVİZSİZ KALMANIN İTİRAFI…
Merkez Bankası döviz konusunda da yeni bir karar aldı. Bankaların yurt haricinden sağlayacakları altı aydan uzun vadeli döviz için de mecburî karşılık oranı sıfır olacak.
Her kim olursan ol, her nereden bulursan bul, kaça bulursan bul; kâfi ki döviz getir!
Bankalara söylenen bu. Niçin diye sormaya gerek yok.
Çünkü döviz yok, döviz!”
Ekonomim muharriri Alaattin Aktaş, “Çalı hikayesi” başlıklı yazısında, Merkez Bankası’nın üç aydan uzun vadeli mevduat için zarurî karşılık oranlarını sıfırlamasının mevduat faizlerine olumlu yansıyacağı beklentisinin seçim atmosferine girmiş bir Türkiye için gerçekçi olmadığını belirtti, bahisle ilgili şunları yazdı:
“Merkez Bankası son olarak tuttu üç aydan uzun vadeli mevduatın zarurî karşılık oranını sıfırladı.
– Bankalar üç aydan uzun vadeli hesaplar için zarurî karşılık yükünden kurtulacak…
– Elde ettikleri bu avantajı mevduat faizi olarak hesap sahiplerine yansıtacak…
– Vatandaş ve şirketler üç aydan uzun vadeli mevduata hamle edecek…
– bu biçimdece kur muhafazalı mevduattan çıkan paranın dövize ya da TL mevduat haricindeki diğer alanlara yönelmesi önlenmiş olacak…
Nasrettin Hoca’nın çalı öyküsüne benziyor ancak öyküde peşin parayı görüp gülen alacaklı vardı, bu kıssa güldürmüyor bile.
Türk halkı için vade epeyce kısa, senelerdan beri bu biçimde. BDDK bilgilerine bakıyoruz; yurt içi yerleşiklerin TL mevduatının yüzde 20.4’ü bir aya kadar, yüzde 35.5’i de bir-üç ay ortası vadeli. Üç-altı ay ortası vadeli olanların hissesi yüzde 17.1, altı ay-bir yıl ortası vadeli olanların hissesi yüzde 3.3, bir yıldan uzun vadeli olanların hissesi ise yüzde 2.9 seviyesinde. TL mevduatın yüzde 20.8’i ise vadesiz hesaplarda duruyor.
Kaldı ki, bir-üç ay ortası vadeli görünen hesapların neredeyse tümü de 32 gün vadeli.
Üstelik seçim var
Bankalar üç aydan uzun vadeli mevduatta mecburî karşılık yükünden kurtulunca faizi artıracak ve vatandaş da en az üç ayla altı ay içindeki vadelere akın edecek! Zarurî karşılıkla ilgili bu karar alındığına bakılırsa beklenti bu istikamette olmalı.
Her şey bir yana, önümüzde seçim var ve kimse seçim periyodunu de içine alacak biçimde bir vade tercih etmeye yanaşmaz. Yanaşan olağan ki olur da, onların da oranı hayli düşük olur.
ötürüsıyla bu çalı yün tutmaz! Vatandaş bir daha bildiğini okur!
Üstelik her gün yeni yeni icatlar çıkarmanın vatandaşı daha da huzursuz ettiği gerçeği herbiçimde hiç görülmüyor, bu dikkate alınmıyor.
‘Faizi ben artıramam, siz artırın!’
Yeni ayakkabı alacak para olduğunu söylemiş oldum ya; o faiz artışıdır, yani elde bu sorunu aşacak bir araç var. Ancak kullanılamıyor. O yüzden de bankalara ‘Ben faizi artıramıyorum, size fırsat sunuyorum, siz artırın’ deniliyor.
Bu aslında kulağı tersten göstermekten öteki bir şey değil. Ancak beden hamlamış, kulağı tersten göstermeye çalışırken omuz tutuluyor!
DÖVİZSİZ KALMANIN İTİRAFI…
Merkez Bankası döviz konusunda da yeni bir karar aldı. Bankaların yurt haricinden sağlayacakları altı aydan uzun vadeli döviz için de mecburî karşılık oranı sıfır olacak.
Her kim olursan ol, her nereden bulursan bul, kaça bulursan bul; kâfi ki döviz getir!
Bankalara söylenen bu. Niçin diye sormaya gerek yok.
Çünkü döviz yok, döviz!”