Bastırmaoğulları ailesi, 36 yıl evvel konutlarının önünden adeta sır olan oğulları Cuma Ali’yi aramaktan vazgeçmiyor. 5 Mayıs 1985’te, o devirde yaşadıkları Mersin’in merkez Akdeniz ilçesi Bahçe Mahallesindeki konutlarının önünde akranlarıyla oyun oynarken bir anda ortadan kaybolan 23 Ekim 1982 doğumlu Cuma Ali Bastırmaoğulları’nın izine o günden bu yana rastlanmadı. Sarı saçlı, mavi gözlü, her insanın hayran olduğu oğullarının kaçırıldığına inanan aile, Cuma Ali’ye kavuşacakları günü bekliyor.
“5 MAYIS 1985 PAZAR GÜNÜ MESKENİN ÖNÜNDE OYNARKEN ALIP GİTTİLER”
Bastırmaoğulları ailesi, oğullarının kaybolma hikayesi ve bulmak için verdikleri çabayı İHA muhabirine anlattı. yıllardır oğlunu aramaktan bir an olsun vazgeçmeyen 72 yaşında baba Fuat Bastırmaoğulları, Cuma Ali’nin 7 çocuğundan biri olduğunu söyleyerek, “5 Mayıs 1985 Pazar günü çocuğum meskenin önünde mahallenin öteki çocuklarıyla birlikte oyun oynuyordu. Hanım, sütçüden süt aldı, içeriye koyana kadar bir anda çocuk yok oldu. Ne kadar karakola, savcılığa gittiysem de kimse deva bulamadı. Benim hiç kimseye ziyanım olmadığı biçimde çocuğumu çaldılar. 5 Mayıs 1985 Pazar günü meskenin önünde oynarken alıp gittiler. Ne kadar müracaat ettiysem de bugüne kadar bir sonuç alamadım. Ben kime kaygımı anlatayım? Yaradan’dan diğer kimim var? Çocuğumu goren, yerini bilen, duyan var ise Allah için ya karakola gitsin ya da jandarmaya bildirsin. Onlar bizi bulurlar” dedi.
“ÖLSEM BİLE BEN YENİDEN ONU ARAYACAĞIM”
Kaybolduğu günden bu yana oğlunu aradığını ve hiç peşini bırakmadığını söyleyen Baba Bastırmaoğulları, “Parmağını kesebilir misin? Kesemezsin. Biz insanız, nasıl çocuğumuzdan vazgeçelim? Vazgeçemeyiz. Ölsem bile ben bir daha onu arayacağım, zira benim canım, ciğerim, kokladığım evladım. Nasıl bırakayım ben? Ölene kadar oğlumu aramaktan vazgeçmeyeceğim” diye konuştu.
OTOBÜS FİRMALARINDAN ULUSAL EĞİTİME ÇALMADIK KAPI BIRAKMADI
Oğlunun kaybolduğu periyotlarda kendilerine bir mektup geldiğini, 400-500 bin lira para istendiğini lisana getiren Bastırmaoğulları, bu parayı da hazırladıklarını, lakin bir daha sonuç alamadıklarını anlattı. Oğlu kaybolduktan daha sonra ‘aranıyor’ yazılı ilanlar bastırdığını ve Mersin’deki tüm otobüs firmalarına, sürücülere dağıttığını belirten Bastırmaoğulları, “Ayrıca, oğlumun çağı geldiğinde okullara da başvurdum. O tarihlerde Vilayet Ulusal Eğitim Müdürlüğüne gittim ve durumu anlattım. bu biçimdelarda Kenan Cihan devrinde 6 yaşında okula başlama imkanı vardı, ‘belki okula göndermiş olabilirler’ dedim. 10 gün daha sonra İstanbul Ulusal Eğitim Müdürlüğünden bizim adamıza bir yazı geldi, ‘İstanbul’a gelin, çocuğa bakın, şayet sizinse alın’ deniyordu. İstanbul’da gittik, çocuğu gördük. Bir elmayı bölmüşler, yarısı bizim yarısı onların; epeyce benziyordu ancak bizim oğlumuz değildi” sözlerini kullandı.
Baba Bastırmaoğulları, devrin Cumhurbaşkanı Kenan Cihan ile sonrasındasındaki senelerda başbakanlık yapan Süleyman Demirel, Mesut Yılmaz ve Tansu Çiller’e daima yazılar yaparak müracaatta bulunduklarını lakin bir sonuç alamadıklarını lisana getirdi.
“36 YILDIR ÇOCUĞUMUN YAĞIYLA KAVRULMAKTAYIM”
Çocuğunun bulunmasını isteyen ve herkesten yardım talep eden Baba Bastırmaoğulları, “Sizden ricam; 36 yıldır çocuğumun yağıyla kavrulmaktayım. nazarannler yahut bilenler karakola ve yahut jandarmaya bildirirse ben de çocuğuma kavuşayım ve bu hasret bitsin” davetinde bulundu.
Oğluna kavuşursa bayram edeceğini vurgulayan Bastırmaoğulları, davul-zurnayla mahalle mahalle, sokak sokak gezeceğini söylemiş oldu.
“ANİDEN SIR OLDU”
63 yaşındaki anne Feyze Bastırmaoğulları da hislerini paylaşarak, “Yaşadıklarımı bir Allah bilir, bir de ben bilirim. Öteki kimse bilmez. Ne ölüsünü ne dirisi gördük. Hiç kimseden haber alamadık. Allah’tan öbür umudumuz yok, dönüşü var ise dönecek. Kimse bir şey söylemedi. Apansız sır oldu. Komşuların motorunun kasa kısmında yalnız benim çocuğum değil, 5-6 çocuk oynuyordu. Eşim tüp fabrikasında çalışıyordu, zehirlenmemesi için her gün süt almam gerekiyordu. Ben sütçüden süt aldım, oğluma da ‘Oğlum gel, babana süt aldım, sen de içersin’ dedim. ‘Tamam anne’ dedi. Oğlumdan son duyduğum laf buydu. Fırından ekmek almaya çıktım, baktım oğlum yok. Komşular dahil hiç kimse bir şey görmemiş. bir arada oynadığı çocuklar da tıpkı yaştaydılar. Yalnızca biri 5-6 yaşlarındaydı ve o da bize iki ağabey motosikletle geldi, ‘senin baban parkta, gel seni babana götürelim’ dediler ve aldılar götürdüler diye anlattı. Öteki bir şey duymadık, hepsi bu kadar” diye konuştu.
Anne Bastırmaoğulları, Kenan Evren’e de başvurduklarını, bulunması istikametinde ilgili ünitelere yazı da gönderildiğini lakin, bir daha bir sonuç alamadıklarını kelamlarına ekledi.
“5 MAYIS 1985 PAZAR GÜNÜ MESKENİN ÖNÜNDE OYNARKEN ALIP GİTTİLER”
Bastırmaoğulları ailesi, oğullarının kaybolma hikayesi ve bulmak için verdikleri çabayı İHA muhabirine anlattı. yıllardır oğlunu aramaktan bir an olsun vazgeçmeyen 72 yaşında baba Fuat Bastırmaoğulları, Cuma Ali’nin 7 çocuğundan biri olduğunu söyleyerek, “5 Mayıs 1985 Pazar günü çocuğum meskenin önünde mahallenin öteki çocuklarıyla birlikte oyun oynuyordu. Hanım, sütçüden süt aldı, içeriye koyana kadar bir anda çocuk yok oldu. Ne kadar karakola, savcılığa gittiysem de kimse deva bulamadı. Benim hiç kimseye ziyanım olmadığı biçimde çocuğumu çaldılar. 5 Mayıs 1985 Pazar günü meskenin önünde oynarken alıp gittiler. Ne kadar müracaat ettiysem de bugüne kadar bir sonuç alamadım. Ben kime kaygımı anlatayım? Yaradan’dan diğer kimim var? Çocuğumu goren, yerini bilen, duyan var ise Allah için ya karakola gitsin ya da jandarmaya bildirsin. Onlar bizi bulurlar” dedi.
“ÖLSEM BİLE BEN YENİDEN ONU ARAYACAĞIM”
Kaybolduğu günden bu yana oğlunu aradığını ve hiç peşini bırakmadığını söyleyen Baba Bastırmaoğulları, “Parmağını kesebilir misin? Kesemezsin. Biz insanız, nasıl çocuğumuzdan vazgeçelim? Vazgeçemeyiz. Ölsem bile ben bir daha onu arayacağım, zira benim canım, ciğerim, kokladığım evladım. Nasıl bırakayım ben? Ölene kadar oğlumu aramaktan vazgeçmeyeceğim” diye konuştu.
OTOBÜS FİRMALARINDAN ULUSAL EĞİTİME ÇALMADIK KAPI BIRAKMADI
Oğlunun kaybolduğu periyotlarda kendilerine bir mektup geldiğini, 400-500 bin lira para istendiğini lisana getiren Bastırmaoğulları, bu parayı da hazırladıklarını, lakin bir daha sonuç alamadıklarını anlattı. Oğlu kaybolduktan daha sonra ‘aranıyor’ yazılı ilanlar bastırdığını ve Mersin’deki tüm otobüs firmalarına, sürücülere dağıttığını belirten Bastırmaoğulları, “Ayrıca, oğlumun çağı geldiğinde okullara da başvurdum. O tarihlerde Vilayet Ulusal Eğitim Müdürlüğüne gittim ve durumu anlattım. bu biçimdelarda Kenan Cihan devrinde 6 yaşında okula başlama imkanı vardı, ‘belki okula göndermiş olabilirler’ dedim. 10 gün daha sonra İstanbul Ulusal Eğitim Müdürlüğünden bizim adamıza bir yazı geldi, ‘İstanbul’a gelin, çocuğa bakın, şayet sizinse alın’ deniyordu. İstanbul’da gittik, çocuğu gördük. Bir elmayı bölmüşler, yarısı bizim yarısı onların; epeyce benziyordu ancak bizim oğlumuz değildi” sözlerini kullandı.
Baba Bastırmaoğulları, devrin Cumhurbaşkanı Kenan Cihan ile sonrasındasındaki senelerda başbakanlık yapan Süleyman Demirel, Mesut Yılmaz ve Tansu Çiller’e daima yazılar yaparak müracaatta bulunduklarını lakin bir sonuç alamadıklarını lisana getirdi.
“36 YILDIR ÇOCUĞUMUN YAĞIYLA KAVRULMAKTAYIM”
Çocuğunun bulunmasını isteyen ve herkesten yardım talep eden Baba Bastırmaoğulları, “Sizden ricam; 36 yıldır çocuğumun yağıyla kavrulmaktayım. nazarannler yahut bilenler karakola ve yahut jandarmaya bildirirse ben de çocuğuma kavuşayım ve bu hasret bitsin” davetinde bulundu.
Oğluna kavuşursa bayram edeceğini vurgulayan Bastırmaoğulları, davul-zurnayla mahalle mahalle, sokak sokak gezeceğini söylemiş oldu.
“ANİDEN SIR OLDU”
63 yaşındaki anne Feyze Bastırmaoğulları da hislerini paylaşarak, “Yaşadıklarımı bir Allah bilir, bir de ben bilirim. Öteki kimse bilmez. Ne ölüsünü ne dirisi gördük. Hiç kimseden haber alamadık. Allah’tan öbür umudumuz yok, dönüşü var ise dönecek. Kimse bir şey söylemedi. Apansız sır oldu. Komşuların motorunun kasa kısmında yalnız benim çocuğum değil, 5-6 çocuk oynuyordu. Eşim tüp fabrikasında çalışıyordu, zehirlenmemesi için her gün süt almam gerekiyordu. Ben sütçüden süt aldım, oğluma da ‘Oğlum gel, babana süt aldım, sen de içersin’ dedim. ‘Tamam anne’ dedi. Oğlumdan son duyduğum laf buydu. Fırından ekmek almaya çıktım, baktım oğlum yok. Komşular dahil hiç kimse bir şey görmemiş. bir arada oynadığı çocuklar da tıpkı yaştaydılar. Yalnızca biri 5-6 yaşlarındaydı ve o da bize iki ağabey motosikletle geldi, ‘senin baban parkta, gel seni babana götürelim’ dediler ve aldılar götürdüler diye anlattı. Öteki bir şey duymadık, hepsi bu kadar” diye konuştu.
Anne Bastırmaoğulları, Kenan Evren’e de başvurduklarını, bulunması istikametinde ilgili ünitelere yazı da gönderildiğini lakin, bir daha bir sonuç alamadıklarını kelamlarına ekledi.