Çerkezköy’de yaşayan Meryem Doğan(27) , 2020 yılı Mart ayında birinci eşi Yakup İpek’ten olan kızı Şükran Parıltı İpek’in karnına yumruk vurdu. bir süre daha sonra karnı ağrıyan ve kusma şikayetleri gösteren Şükran Işık, baygınlık geçirince annesi ve ikinci eşi M.A.D. ile Çerkezköy Devlet Hastanesi’ne gdolayıldü. Şükran Parıltı, tabiplerin tüm müdahalesine karşın kurtarılamadı. Hastanedeki denetimde, çocuğun iç kanamaya bağlı olarak ömrünü kaybettiği ve vefatının kuşkulu olduğu belirlendi. Hazırlanan ‘şüpheli ölüm’ raporu polise bildirildi.
KIZI YARAMAZLIK YAPTIĞI İÇİN VURMUŞ
Rapor üzerine gözaltına alınan Meryem Doğan ile M.A.D., emniyetteki sorgularının akabinde adliyeye sevk edildi. Meryem Doğan, çıkarıldığı mahkemece tutuklandı, M.A.D. ise özgür bırakıldı. Meryem Doğan, birinci tabirinde, yaramazlık yaptığı için kızının karnına 2-3 sefer şiddetli vurduğunu belirtip, “Kısa mühlet daha sonra kızımın karnı ağrımaya başladı ve akabinde kustu. Kızımı hastaneye götürmedim ve tedavi maksatlı ağrı kesici verdim. Sonraki gün sabah saatlerinde ise benden su istedi, yerde baygın duruyordu. bu biçimde eşimle hastaneye götürdüm” dedi.
‘BİLEREK BİR ŞEY YAPMADIM’
Meryem Doğan hakkında Çorlu 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde, ‘kasten yaralama sonucunda mevte niye olma’ suçlamasıyla dava açıldı. Davanın karar duruşmasında savunmasını yapan Meryem Doğan, kızını öldürmek üzere bir niyeti olmadığını, bunu yapmak istese daha evvel yapacağını anlattı. Okuma yazması olmadığını ve cezaevinden bir arkadaşına yazdırdığı savunmasını mahkemeye gönderdiğini söyleyen Doğan, dilekçedeki tabirlerine katıldığını anlattı. Kızının velayetinin babası Yakup İpek’te olduğunu söyleyen Doğan, “Boşanmadan evvel çocuklarımı yanıma almıştım. Benden boşanması için velayetini babasına bırakmıştım, fiili olarak süreksiz olarak babasına vermiştim. Ben Yakup ile boşanmadan evvel yurttan çocuğumu yanıma almıştım. Bu çocuğu eşim dövmedi, o denli olsa emin olun söylerdim. Ben de dövmedim, bir hafta evvel merdivenden yuvarlanmıştı, her yeri morarmıştı, ölmeden bir hafta evvel Çerkezköy Devlet Hastanesi’ne götürmüştüm. Şu an tam tarihini hatırlamıyorum lakin ölmeden bir hafta evvel götürmüştüm. Öldüğü gün çocuğumu nezaret altına almıştım. Hiç uyumadım, başında bekledim, bu biçimde olacağını bilmiyordum. Çocuğuma eşim M.A.D., bir şey yapmadı, o denli olsaydı onu da içeri aldırırdım. Lakin o bir şey yapmadı. Benim okumam yazmam yoktu, o yüzden eşimi arayıp çağırmıştım, eşim gelir gelmez çocuğumu hastaneye götürdük beklemedik. Ben yalnızca çocuğumun karnına vurmuştum ancak bilerek yapmadım, M.A.D. çocuğa dokunmadı, yalnızca hastaneye götürdü” dedi.
‘DAVACIYIM CEZA ALMASINI İSTİYORUM’
Duruşmaya katılan Şükran Işık İpek’in babası Yakup İpek ise, kızının vefatına niye olan eski eşi Meryem Doğan’ın cezalandırılmasını isteyerek, “Şükran Işık benim çocuğumdu, Meryem Doğan eski eşimdir. Olayın nasıl meydana geldiğini bilmiyorum, iki çocuğumuzun velayeti de bendeydi, biz Çerkezköy’de boşandık. Sanık durumunun olmadığını, çocuklara bakamayacağını söylemişti. O dönem iki çocuğumuz da yurtta kalıyordu, velayeti bana verildi. Bir gün görme hakkı da anneye verildi. Ben çocuklarımı görmeye gidip geldim, yanıma almaya çalıştım. Bir gün çalışırken beni Kırıkkale’deki yurttan aradılar, çocukların Tekirdağ’a nakil olduğunu söylemiş olduler. ‘Benim eski karım da orada’ dedim, ‘bir şey olmaz’ dediler. Pazar günü gittim, gördüm, çocuklarım rahattı, İstanbul’a getirtmeye çalıştım, vermediler. Sanık olan eski eşim diğer biriyle evlenmiş. Kızım Şükran’ı yurtta ziyaret ettim ve müdür, ‘Bu çocuklar küçük, burada onlara bakılırsa yer yok. Ya sen al, ya annesine vereceğiz’ dediler. ‘Ben bakamam, annesi hiç bakamaz, üvey babanın elinde’ dedim. Bunun üzerine müdür, ‘Sen kimsin benim işime ne karışıyorsun’ dedi. Ben akşamına aradığımda Erkan ve Şükran annelerine verildiği söylendi. Ben çalışırken sanığın kardeşi beni arayıp, Şükran Ziya’nın vefat ettiğini söylemiş oldu. Sabah gittim, kızımın cenazesini aldım. Kızımın cenazesini kucağıma aldığımda her tarafı mosmordu. Meryem tabirinde, ‘Çocuk benim değil mi? İster döver ister severim’ demiş, ben şikayetçiyim, Meryem Doğan’dan ve M.A.D.’den, ceza almasını istiyorum. Ayrıyeten o müdürden şikayetçiyim, benim çocuğumu sanığa teslim ettiği için. Meryem benim yanımdayken çocuğu dövmedi, ben sabah işe gidiyordum, Allah’la onun içindeydı, dövüyordu yahut dövmüyordu” diye konuştu.
MAHPUS CEZASI
Mahkeme heyeti, Meryem Doğan’ı evvel ‘kasten yaralama neticesince mevte niye olma’ cürmünden 14 yıl mahpus cezasına çarptırıp, akabinde sanığın geçmişi, toplumsal alakaları, duruşmadaki hal ve davranışları lehine takdiriyle indirim yapılarak 11 yıl 8 ay mahpusla cezalandırılmasına karar verdi.
KIZI YARAMAZLIK YAPTIĞI İÇİN VURMUŞ
Rapor üzerine gözaltına alınan Meryem Doğan ile M.A.D., emniyetteki sorgularının akabinde adliyeye sevk edildi. Meryem Doğan, çıkarıldığı mahkemece tutuklandı, M.A.D. ise özgür bırakıldı. Meryem Doğan, birinci tabirinde, yaramazlık yaptığı için kızının karnına 2-3 sefer şiddetli vurduğunu belirtip, “Kısa mühlet daha sonra kızımın karnı ağrımaya başladı ve akabinde kustu. Kızımı hastaneye götürmedim ve tedavi maksatlı ağrı kesici verdim. Sonraki gün sabah saatlerinde ise benden su istedi, yerde baygın duruyordu. bu biçimde eşimle hastaneye götürdüm” dedi.
‘BİLEREK BİR ŞEY YAPMADIM’
Meryem Doğan hakkında Çorlu 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde, ‘kasten yaralama sonucunda mevte niye olma’ suçlamasıyla dava açıldı. Davanın karar duruşmasında savunmasını yapan Meryem Doğan, kızını öldürmek üzere bir niyeti olmadığını, bunu yapmak istese daha evvel yapacağını anlattı. Okuma yazması olmadığını ve cezaevinden bir arkadaşına yazdırdığı savunmasını mahkemeye gönderdiğini söyleyen Doğan, dilekçedeki tabirlerine katıldığını anlattı. Kızının velayetinin babası Yakup İpek’te olduğunu söyleyen Doğan, “Boşanmadan evvel çocuklarımı yanıma almıştım. Benden boşanması için velayetini babasına bırakmıştım, fiili olarak süreksiz olarak babasına vermiştim. Ben Yakup ile boşanmadan evvel yurttan çocuğumu yanıma almıştım. Bu çocuğu eşim dövmedi, o denli olsa emin olun söylerdim. Ben de dövmedim, bir hafta evvel merdivenden yuvarlanmıştı, her yeri morarmıştı, ölmeden bir hafta evvel Çerkezköy Devlet Hastanesi’ne götürmüştüm. Şu an tam tarihini hatırlamıyorum lakin ölmeden bir hafta evvel götürmüştüm. Öldüğü gün çocuğumu nezaret altına almıştım. Hiç uyumadım, başında bekledim, bu biçimde olacağını bilmiyordum. Çocuğuma eşim M.A.D., bir şey yapmadı, o denli olsaydı onu da içeri aldırırdım. Lakin o bir şey yapmadı. Benim okumam yazmam yoktu, o yüzden eşimi arayıp çağırmıştım, eşim gelir gelmez çocuğumu hastaneye götürdük beklemedik. Ben yalnızca çocuğumun karnına vurmuştum ancak bilerek yapmadım, M.A.D. çocuğa dokunmadı, yalnızca hastaneye götürdü” dedi.
‘DAVACIYIM CEZA ALMASINI İSTİYORUM’
Duruşmaya katılan Şükran Işık İpek’in babası Yakup İpek ise, kızının vefatına niye olan eski eşi Meryem Doğan’ın cezalandırılmasını isteyerek, “Şükran Işık benim çocuğumdu, Meryem Doğan eski eşimdir. Olayın nasıl meydana geldiğini bilmiyorum, iki çocuğumuzun velayeti de bendeydi, biz Çerkezköy’de boşandık. Sanık durumunun olmadığını, çocuklara bakamayacağını söylemişti. O dönem iki çocuğumuz da yurtta kalıyordu, velayeti bana verildi. Bir gün görme hakkı da anneye verildi. Ben çocuklarımı görmeye gidip geldim, yanıma almaya çalıştım. Bir gün çalışırken beni Kırıkkale’deki yurttan aradılar, çocukların Tekirdağ’a nakil olduğunu söylemiş olduler. ‘Benim eski karım da orada’ dedim, ‘bir şey olmaz’ dediler. Pazar günü gittim, gördüm, çocuklarım rahattı, İstanbul’a getirtmeye çalıştım, vermediler. Sanık olan eski eşim diğer biriyle evlenmiş. Kızım Şükran’ı yurtta ziyaret ettim ve müdür, ‘Bu çocuklar küçük, burada onlara bakılırsa yer yok. Ya sen al, ya annesine vereceğiz’ dediler. ‘Ben bakamam, annesi hiç bakamaz, üvey babanın elinde’ dedim. Bunun üzerine müdür, ‘Sen kimsin benim işime ne karışıyorsun’ dedi. Ben akşamına aradığımda Erkan ve Şükran annelerine verildiği söylendi. Ben çalışırken sanığın kardeşi beni arayıp, Şükran Ziya’nın vefat ettiğini söylemiş oldu. Sabah gittim, kızımın cenazesini aldım. Kızımın cenazesini kucağıma aldığımda her tarafı mosmordu. Meryem tabirinde, ‘Çocuk benim değil mi? İster döver ister severim’ demiş, ben şikayetçiyim, Meryem Doğan’dan ve M.A.D.’den, ceza almasını istiyorum. Ayrıyeten o müdürden şikayetçiyim, benim çocuğumu sanığa teslim ettiği için. Meryem benim yanımdayken çocuğu dövmedi, ben sabah işe gidiyordum, Allah’la onun içindeydı, dövüyordu yahut dövmüyordu” diye konuştu.
MAHPUS CEZASI
Mahkeme heyeti, Meryem Doğan’ı evvel ‘kasten yaralama neticesince mevte niye olma’ cürmünden 14 yıl mahpus cezasına çarptırıp, akabinde sanığın geçmişi, toplumsal alakaları, duruşmadaki hal ve davranışları lehine takdiriyle indirim yapılarak 11 yıl 8 ay mahpusla cezalandırılmasına karar verdi.